28 Aralık 2011 Çarşamba

Noel ve Yılbaşı arasındaki fark

Ülkemizde kimi kesimlerin özellikle dini açıdan Yılbaşı kutlamalarına karşı olması temel bir bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.

Hristiyanlar Christmas yani Noel Bayramı'nı 24 ve 25 Aralık'ta kutlarlar. 24 Aralık Hz. İsa'nın doğduğu gün sayılır. Noel Babanın hediye vermesi adeti vb hepsi 24'ü 25'e bağlayan Aralık Gecesi için geçerlidir.
Christmas yani Noel budur.

Yeni Yıl yani Yılbaşı kutlaması ise, 31 Aralık gecesi yeni giren yılı kutlamakla alakalıdır ve herhangi bir din ile alakası yoktur, her milletten ve her dinden insanlar yeni gelen yılı şenliklerle karşılar ve yeni yıla dair dilekler diler. Dolayısıyla, yılbaşı gecesi kutlamasına Hristiyan adeti diyen, o gece evde pişenlerden yemeyenlere boş yere demogoji yapmamaları açısından duyurulur...

Not: Bazı Ortodokslar Christmas'ı 25 Aralık değil, 6 Ocak olarak kabul edip kutlamaktadırlar.

27 Aralık 2011 Salı

Van Depreminden aklımızda kalanlar

Meşhur Van Depremi...O kadar çok akılda kalan şey vardı ki...

- Depreme ne organizasyon ne de malzeme olarak ülkenin ve devletin hazır olmadığını hatta hazır olmanın yakınından bile geçmediğini öğrendik.

- Kızılay faciası ( İhtiyacın çok altında çadır stoğu olduğunu öğrendik, İstanbul'da deprem olsa hepimiz sokaktayız.)

- Organizasyon eksikliği ( Yapılan yardımların dağıtılıp organize edilemediğini, yağmalandığını, dağıtılamadığını gördük.)

- Toplanan deprem vergileriyle duble yollar yapıldığını naçizane öğrendik.

- Her mahallede kurulan "Afet Merkezleri"nin artık yerinde olmadığını hep beraber farkettik.

- İhtiyaç yok denilerek yabancı ülkelerin yardım ekibi gönderme taleplerini reddettikten sonra, ilk 4 günde kaç kişinin boş yere öldüğüne şahit olduk. Halbuki daha çok ekip daha çok can kurtarırdı. Devletimizin depremden günler sonra bu konuda hata yaptığını açıklaması canları geri getiremezdi...

- Azra Bebek kurtuldu, maalesef simge Yunus'u kaybettik. Depremi Yunus'un gözlerindeki ifadeyle tanıdı bütün dünya...

- Tv'lerde sadece birkaç sokağı göstererek aslında felaketin küçük boyutlu olduğu yönünde kandırılmaya çalışıldık.

- Enkaz altından twitter'da tweet yazarak yardım isteyenlerin mesajları Akut ve Kızılay'a gönderildi ve bu sayede kurtarılan canlara şahit olduk.

- Twitter üzerinden organize edilen yardım ve dayanışma kampanyaları ile sosyal medyanın başarısı kanıtlandı. http://sosyalmedya.co/van-depremi-sosyal-medya/

- Serkan Balbal ve Burak Özçivit'in Belediye Belediye dolaşarak kolilemeye yardım ettiğine, Twitter üzerinden kolilemeye yardım topladığına şahit olduk, destekleri unutulmayacaktır.

- Şişli Belediyesi Mustafa Sarıgül'ün büyük başarısına şahit olduk. Hem bireysel olarak bölgeye gitti, hem belediyede tonlarca yardım topladı hem de 1000 Van'lı aileyi Şişli'deki aileler yanında misafir etme seferberliği başlattı.

- Tek sorunun çadır değil, seyyar tuvalet-ısıtıcı-battaniye-ayakkabı-kazak gibi maddeler olduğunu gördük.

- Her felakette olduğu gibi, yine toplanan yardımlar arasında kullanılmış iç çamaşırından simli abiye gece kıyafetlerine kadar gönderen uzayda yaşayan insanların olduğunu gördük.

- Televizyondaki yardım kampanyalarına canlı telefon bağlantısıyla bağlanıp X kadar bağış yapan şirketlerin yarısının, ertesi gün iş söyledikleri parayı göndermeye gelince ortadan kaybolduklarını gördük.

- Terör örgütü Pkk'nın çeşitli dernek isimleri altında insanlardan sözde depremzedelere yardım için para toplamaya çalışıp, insanların felaketlerinden çıkar sağladığını gördük.

- Müge Anlı, Yaptığı densiz yorumlarla kendini manşetlere taşımayı başardı, sosyal medyanın hedefi oldu.

- Rock'çılar hemen organize olarak hemen aynı hafta yardım amaçlı "Van için Rock" organizasyonu yaptılar. Bunu Popçular izledi.

- Van'da zor şartlarla kalıp her yere gerçek haberleri ve vaziyeti bildiren Hasan Söylemez ve Harika Uygur'e minnet duyduk.

- Kendi elleriyle yaptıkları okulun enkazında kalan Öğretmenlerimiz oldu...

- Ve elbette Bayram Otel faciası...Deprem sonrası yetkililerin kontrol edip sağlam dediği için, depremde görevli giden tüm basın- medya yetkililerinin kaldığı otel...Artçı depremde yıkılırken, içinde 2 tane gazetecimizi de götürdü...

Aklımda kalan ana başlıklar bunlar...Sizler altına eklersiniz...




13 Aralık 2011 Salı

Bloxoo'ya teşekkürler...

2009'dan beri lider Blog Listeleme sitelerinden biri olan Bloxoo (Eski adıyla Blograzzi) , uzun süren bir sessizliğe girdikten sonra yayınlanan bir mesajla kapandığını duyurdu.
Yeni blogları ve blogger'ları tanımak için benim açımdam oldukça iyi bir siteydi ve neden kapandığını maalesef anlayamadım.
Arzu's Cave bloğu, Bloxoo'da onbinlerce blog arasından, Kişisel Bloglar'da tüm zamanların en iyi blogları kategorisinde 9. sıradaydı:

Bloğum ile çok uzun zamandır ilgilenememem, blogspot'u durdurup normal domain üzerinden devam ederken Hosting şirketinin tüm yeni yazılarımı yedeksiz uçurması üzerine, aradaki 1 yıllık kayıp yazılarımı unutup buradan kaldığım yerden devam etmeye başladım... Bloxoo'nun kapanış mesajı ise şöyle:

Üzüldük Bloxoo... Keşke kalsaydın...



Naturex ve Yurtiçi Kargo Şikayeti

Yine bir alışveriş faciası ile karşınızdayım :-)

Sigara bırakmayla alakalı methini duyduğum Naturex adlı bir spreyi deneyeyim dedim ve internet sitesinden sipariş verdim. Her yerde koca koca "Ücretsiz Kargo" yazmasına rağmen, Yurtiçi Kargo görevlisi kargo parasını istedi. Parasından değil ama prensip icabı vermeyi reddedince de, odamın kapısından içeri girdi ve parayı alana kadar da çıkarmaya çalışsam da çıkmadı. "Bu 10 TL nin benim cebimden çıkamaz, benden alırlar,hiç mi insaf yok sizde" gibi işi artık acındırmaya dayandırdı ve "Vermek zorundasınız"a getirdi. Yaklaşık 1,5 saat şirketten çıkmadı, sonra sırf kurtulmak için ödedim. Adama da ısrarla ilgili şirketle anlaşmaları olduğunu ve kendileriyle konuşmaları gerektiğini söyledim ama "O zaman geri verin paketi!" diye tutturdu.
Bizleri enayi yerine koymalarından bıktım usandım.
Hem Yurtiçi Kargo hem de Naturex'i pazarlayan Dogaleczaturkiye.com sitesinden şikayetçiyim!
Kullanacaklara not: Spreyi kullanmadım çünkü firmadan kuşkulandım, tavsiye veriyorum sanmayınız.


24 Eylül 2011 Cumartesi

SEVEMEDİĞİM HAYVANLAR !

İnternette dolaşan anonim ama kesinlikle katıldığım birşeyi paylaşmak isterim! 
Her ne kadar alıntı yazı sevmesem de, bunu paylaşmadan edemedim :-)
-----------------------------------------
Bazı hayvanları sevmiyorum! Kimse kusura bakmasın!

1- Tünellerde park lambası ya da farlar yerine dörtlülerini yakan ÖKÜZLERİ ...

2- Lastiği patladığında bunu sol şeritte değiştiren DEVELERİ,

3- Bir yaya geçsin diye yavaşladığınız veya durduğunuzda sağınızdan/
solunuzdan bir de size ters ters bakarak, geçen ÇAKALLARI,

4- Far ayarının ne demek olduğunu bilmeyip ya da ona verilecek 2-3 ytl
yi servet sanıp arkanızda gözünüzü kamaştıran DAVARLARI,

5- Karda önden çekişli arabasının arka tekerlerine zincir takıpsonra
'abi bi el atsana' diye yardım isteyen EŞEKLERİ,

6- Dakikalarca aynalarına bakmadan otobanın sol şeridinde sizin
süratinizden en az 50-60 km yavaş giderek salınan KOYUNLARI

7- Yeni yıkadığınız arabanızı batırmakla mükellef cam yıkama
fıskıyesini ayarlamaktan aciz BEYGİRLERİ ,

8- Arabasında biriktirip çöpe atması gerekenleri yola atan DOMUZLARI,

9- Trafik 2 dakika durdu mu kornaya basan AYILARI,

10- Her yere tüküren LAMALARI,

11- Kapısına geldiği adamın ziline basmaktansa, kornasına basmayı
tercih eden SIĞIRLARI ,
sevmiyorum!!!.... 

16 Eylül 2011 Cuma

İTÜ Mezunlar Meydanında Adınız, Yurt Yapımında Katkınız Olsun!


İtü Mezunu okuyucular için, benim de duyar duymaz hemen katkıda bulunduğum harika bir projeden bahsetmek istiyorum sizlere.

İTÜ’ye ve dolayısıyla İTÜ’lü öğrencilere, İTÜ’lü mezunlara hizmet verebilmek, katkı sağlayabilmek amacıyla kurulan, şu anda aktif olarak Rektörümüzün ve Senato' nun danışmanlığını yapan, camianın vakıf ve derneklerin üst koordinasyonunu saglayan, 'İTÜ Mezunlar Konseyi' adında bir Konseyimiz var camiamızda. 
www.itumk.org 


İcra Kurulunun görev süresinin bu ilk 4 ayında ortaya koyduğu en anlamlı projeden bahsedeceğim sizlere. 

İTÜ Mezunlar Meydanında Adınız, Yurt Yapımında Katkınız Olsun! 
sloganıyla hareket edilen “İTÜ MEZUNLAR MEYDANI” projesi… 

İTÜ Mezunlar Meydanı projesi, Türkiye’de Üniversiteler arasında bir ilk. Amaç özetle; mezun ve mensuplar arasında anlamlı bir bağış kampanyası ile İTÜ lü ögrencilerin Yurt problemini kalıcı olarak çözmek. 

Son yıllarda üniversitemize yeni kayıt yaptıran öğrencilerin yaklaşık %60-70’i İstanbul dışından geldiğini görüyoruz. Bu öğrencilerimiz için İTÜ’lü olma heyecanlarının yanında, başlarını sokabilecekleri bir yer bulmak en büyük sorunları. 

Bu sorundan yola çıkarak, İTÜ Mezunlar Konseyi bir yurt projesi hazırlamaya karar verdi. Hedef, tüm İTÜ mezunları ile bu projenin gerçekleştirilebilmesi...

Nasıl mı? 
İTÜ Ayazağa yerleşkesinin en işlek, en keyifli noktalarından biri olan Mustafa İnan Kütüphanesi’nin ön meydanını İTÜ Mezunlar Meydanı’na dönüştürülüyor. (Mustafa İnan Kütüphanesi mezun bağışları ile tefriş edilmiş olup, Türkiye’nin ilk ve tek 7 gün 24 saat açık kütüphanesidir.) Hepimizin yıllardır “İTÜ Mezunuyuz...” diyerek gurur duyduğumuz okulumuzda, İTÜ Mezunlar Meydanı’nı, çocuklarımıza miras bırakabileceğimiz ismimizin, fakültemizin ve mezuniyet yılımızın üzerinde yazılı olduğu ve sonsuza kadar kalacak PETEK TAŞLAR ile döşenecek. 

Bu taşlardan birine sahip olabilmek için 1.000,-TL bir katılım bedeli ödememiz gerekiyor. (Kredi kartına 10 taksit yapılmakta, yani ayda sadece 100TL ve bir defaya mahsus). 
İlk 3.000 mezunumuzun katılımı ile “İTÜ Mezunlar Yurdu 1”i hayata geçirilecek. Bu sekilde 500-600 kişilik ilk yurt yapılmış olacak ve 60.000 nin üzerinde kontak bilgisine sahip olunan mezunlara ulaşılarak bu iş devam ettirilecek. 

Bu şekilde uzun vadede de olsa İTÜ'lü öğrencilerimizin yurt sorunları tamamıyla çözümlenmiş olacak. 

Sizlerden ricamız bu vizyonu paylaşıyorsanız hemen İTÜ Mezunlar Konseyinin www.itumk.org adlı web sitesinden girip kaydınızı yaptırmanız ve bize katılmanızdır ...Proje katılanların listesini de aşağıdaki adresten takip edebilirsiniz. 

https://www.itumk.org/mm/query.asp 

Elbet bu kadar değil :) Etrafında İTÜ lü yakın, uzak herkese bu projeyi aktarıp herkesin katılımını sağlamak için destek olursanız bireysel katkınızın ötesinde çok ciddi bir katkı sağlamış olursunuz. 



13 Eylül 2011 Salı

THINK! It's not illegal YET!...

THINK! It's not illegal YET!... Bunun da illegal olduğu zamanlar gelecek, kaldı ki beynimizi yıkayarak yönlendirdikleri için bunun farkında dahi olmayan koyunlar haline geleceğiz, aynı George Orwell 1984'te olduğu gibi. Ne isterlerse onu yapacağız ve kötü tarafı bunu "gönüllü" yapacağız, hemfikir olacağız. Bunun için medyanın da içinde olduğu bir zihin şekillendirme prosesi gerekmekte. Zihnimize zerkedilen uyuşturucunun şimdiden farkına varıp kendimize gelme şansımız var. Ama şimdi var, sonra değil. Ayn Rand'ın da dediği gibi:


"İnsan olduğunuza göre sizin için "olmak ya da olmamak" demek, "düşünmek veya düşünmemek" demektir. Sizi mahvedenleri desteklemekten vazgeçin. Dünyanın kötülüğünü mümkün kılan yalnızca sizin onlara verdiğiniz onay olmuştur. O desteği çekin. Düşmanlarınızın koşullarına göre yaşamaya, kuralları onların koyduğu bir oyunu oynamaya razı olmayın. Sizi köleleştiren iyilik dilemeyin, sizi soyanlardan sadaka istemeyin..İnsan rüşvet alarak ve kendi mahvına oy vererek hayatını sürdürmeyi umamaz. Kar, başarı ya da güven kazanmak için varoluşunuza haciz koydurmayın. Böyle bir haciz'in bedeli asla ödenemez. Ne kadar ödeseniz fazlasını isteyeceklerdir. Aradığınız ya da ulaştığınız değerler ne kadar büyükse, o kadar daha tehlikede sayılırsınız. Onlarınki sizi kanata kanata öldürecek bir beyaz şantaj sistemidir. Günahlarınıza karşılık değil, varoluş sevginize karşılık cezalandırmaktadırlar sizi. Yağmacıların şartlarıyla yükselmeye çalışmayın,iplerini onların tuttuğu bir merdivene asla tırmanmayın. Ellerinin onları iktidarda tutan tek kaynağa, sizin yaşama ihtirasınıza değmesine izin vermeyin....Aklınızı ve becerilerinizi kendi kendinize kullanın, bilginizi genişletin, yeteneklerinizi geliştirin, ama başarılarınızı başkalarıyla paylaşmayın. Sırtınıza bir yağmacı binmişken servet yapmaya kalkmayın. Onların merdiveninin en alt basamağında kalın, ancak karnınızı doyurmaya yetecek kadar para kazanın, yağmacılar devletini destekleyecek bir kuruş fazla kazanmayın. Madem tutsaksınız, tutsak gibi davranın, özgürmüşsünüz gibi numara 
yapmalarına izin vermeyin. Onların çok korktuğu o sessiz, yıkılmaz düşman olun."




20 Şubat 2011 Pazar

Dönüş...

Wordpress ile yeni domain'de yaptığım blog'umu, sevgili(!) hosting firmasının back-up almadan uçurması sonucu, tüm yazılarımla birlikte sitem kaybolmuş durumdadır...Bu nedenle eski bloğuma geri dönüyorum..Burada yeniden yeni yazılarla görüşmek üzere, teşekkürler...